Eyvah Çok Stresliyim
Stres kavramı biyolojide “yaşamı tehdit eden, yaşam şartlarını zora sokan zorlayıcı unsurlar”ı ifade eder. Son asrın modern ve nazlı insanı ise bu kavramı ve bu kavramı algılayış biçimimizi biraz değiştirmiş bulunmaktadır. Ayağımıza değen her taşı, üstümüzden uçan her kuşu stres faktörü olarak değerlendirirsek işin rengi burada değişir. Esasen stres dediğimiz şey yaşamı doğrudan tehdit eden durumların üstesinden gelebilmek için vücudun savaşma ya da kaçma mekanizmasını devreye sokma biçimidir. Tüm bu mücadele içinde organizmanın normal zamandan daha pasif olmanın aksine daha aktif çalışarak verimini artırması gerekir. Nitekim asırlardır insanda ve doğada bu durum böyle gözlemlenir. Karşısına yırtıcı hayvan çıkmış bir insan normalden daha hızlı koşarak kaçabilir ya da tehlike anında darbe aldığımızda vücudumuzda gerçekleşen bazı biyokimyasal reaksiyonlar nedeniyle acıyı o an şok etkisiyle hissetmeyip savaşmaya ya da kaçmaya devam edebilmekteyiz. Bitkiler üzerinden örnek verecek olursak güneş onlar için bir stres faktörüdür, solma tehlikeleri vardır. Fakat bu stres faktörü bitkinin daha verimli hâle gelmesini, daha iyi ürünler çıkarmasını sağlar.
Akdeniz’de kavurucu güneş altında zor şartlarda yetişen kekikler, Karadeniz’in nemli dağlarında rehavet içinde yetişen kekiklerden çok daha verimli; içerik olarak çok daha zengindirler. Çünkü stres organizmayı daha verimli ve üretken hâle getirirken konfor ve beraberinde getirdiği rehavet üretimi durdurur, işleyişi bozar hatta öldürür. Tarihte hiçbir insan ‘eyvah çok stresliyim’ diyerek işi gücü bırakıp oturmamıştır, stres pasifize eden değil adımlarını hızlandıran faktörlerin adıdır. Bu kavramın bu yüzyıldaki gibi algılandığı bir zaman dilimi daha olmamıştır!
Dert mi Derman mı?
Stresli bir hayatın hastalıkları ve ölüm oranlarını artırdığı düşünülürken aslında stressiz, amaçsız, zorluksuz yani dertsiz bir hayat bizi ölmeden mezara koyar. İnciler sancının mahsulleridir. Peki, nedir bugün tıpta ölümcül olarak bahsedilen, bağışıklık sistemini baskılayan stres?
21. yüzyılın nazlı insanı hayatını zorlaştıran fakat ölümcül olmayan faktörleri hayat memat meselesi durumuna getirirse bizi üretken hâline getirmesi gereken stres gerçekten ölümcül hâle gelebilir. Nasıl mı? Vücudunuzun acil durumlarda basılması gereken “savaş ya da kaç” butonuna sürekli bastığınızı düşünün. Fakat bu alarmı verdikten sonra ne bu zorlayıcı faktörü yenmek için savaşıyorsunuz ne de onu uzaklaştırıp hayatınızdan çıkarıyorsunuz. Alarm sürekli çalıyor, vücut koşmaya hazırlanıyor fakat siz günlük rutinlerinize devam ediyorsunuz. İşte bu yerinde kullanılmayan tüm reaksiyonlar bir süre sonra vücudu yorar ve yıpratır. Eğer bir durum bizi strese sokuyorsa o durumu yenmek ya da o durumdan uzaklaşmak gerekir. Bunu yapabilmek için stres vücutta birtakım değişikliklere sebep olur, tüm bu değişiklikler yerinde kullanıldığında insan daha üretken hâle gelir.
Tarihte en başarılı insanlar, en güzel sanat eserleri, en iyi yapıtlar hep zorlayıcı hayat koşullarının ardında yükselmiştir. Rehavet içindeki insan atıllaşır, üretken olamaz. En dâhiyane buluşlar zorlu koşulların üstesinden gelmeye çalışırken bulunmuştur. En kıymetli eserler en zor zamanların ürünleridir. Fakat insan; koşuya hazırlanmış nabızla oturur, fırtınaya hazırlanmış zihinle durursa koşmadan yorulur; düşünmeden sığ sularda boğulur.
Stres, yaşamı tehdit eden veyahut yaşama amacını doğrudan ilgilendiren durumlar için zorlayıcı faktörlerin adıdır; sevmediğimiz, hoşlanmadığımız, içinde bulunmak istemediğimiz her duruma stres demek ya da stres yapmak ise şımarıklığın adıdır. Şımarıklık da en az tembellik kadar sağlığa zararlıdır.
Stresin İlacı
Bir ilacın piyasaya çıkmadan önce belli testleri geçmesi gerektiğinden önceki yazımızda bahsetmiştik. Bu testler önce laboratuvar koşullarında gerçekleştirilir. İnsan vücudunda ilacın uygulanacağı sistem laboratuvarlarda taklit edilmeye çalışılır. Daha sonra ise insanlar üzerinde direkt denenemeyeceği için önce hayvanlarda denenir, canlı üzerindeki etkileri gözlemlenir.
Mesela; ilaç bir kanser ilacı ise deney hayvanı önce kanser edilir, daha sonra ilaç uygulanarak ilacın tedavideki başarısı ölçülür ya da yara merhemini test etmek için deney hayvanı önce yaralanır sonra ilaç uygulanarak ilacın yarayı iyileştirme kabiliyeti değerlendirilir. Peki, antidepresanların hayvanlar üzerinde nasıl denendiğini hiç düşündünüz mü? Bir fareyi nasıl depresyona sokarsınız ve dahası depresyondan çıktığını nasıl anlarsınız? Yöntemleri bilimde hâlâ tartışmalı bir konu olsa da sistematize edilmiş bir yöntem vardır. Fareyi stres koşulları altında bırakarak hayvan depresyona sokulur. Evet; yenilmeyen, üstesinden gelinemeyen stres depresyona neden olur.
Fareyi strese sokmak ne demektir? Mesela, bugün yapman gereken tonlarca iş var ama yetiştirecek vaktin yok desek strese girer mi dersiniz? Esasen ona yaşamının tehlikede olduğunu düşündürtmek gerekir. Bunun için su dolu dikey bir kaba konulup kurtulmaya çalışması beklenir ya da kuyruğundan bağlanıp baş aşağı sarkıtıldığı deneyler sistemleri de vardır. Deneyi yapan araştırmacı, hayvanın kendi kendini o durumdan kurtarmasını beklememektedir. Burada ölçülen şey kurtulma becerisi değil mücadelesidir! Fareler bir süre sonra kurtulamayacağını anlayıp pes etmekte ve mücadeleyi bırakmaktadır. Antidepresan uygulanan farelerde ilacın işe yaradığını anlamak için görülmesi beklenen olgu nedir? Ona kurulan tuzaktan kurtulması mıdır, hayır. Beklenen; farelerin mücadele süresinin artmasıdır, hemen pes etmemesidir, kurtulma umudunun devam etmesidir. Görülüyor ki stresin ilacı umuttur, umut ise hayata dair mücadele kabiliyetimizdir. Önemli olan sorunları aşmak değil sorunları aşma azminde olup umutla yola devam etmektir. İçine atıldığımız kuyulardan kendi çabamızla kurtulamayacağımızı biz de biliyoruz, çareyi bizi imtihan eden Rabbimiz’den beklemekteyiz. Bizden beklenen ise umudunu kaybetmeden mücadeleye devam etmektir.
“Çok stresliyim!” deyip pasif bir moda geçmek, umudunu yitirmek ve mücadeleden vazgeçmek fıtratımıza da ahlakımıza da terstir. Aktif insan ümitvar olan insandır. Umut; stresin yegâne ilacı, insanın doğal antidepresanı, sağlığın da koruyucusudur. Umutlu insan sağlıklı, mutlu ve başarılı olur. Sizlere umut dolu günler dilerim.
0 Yorum