Ailemize Sesleniş
Allah'a iman eden hiçbir erkek ya da hanım evlenirken sonra boşanırım diye nikâhlanmaz. Mutluluk, huzur, evlat, cihad, nesil, cennet gibi büyük hedeflerle evlenir. Gayet sevinçli, isteyerek, hatta dünya nimetleri açısından benzerini yaşayamayacağı duygularla hareket eder. O kadar ki hislerine fazlaca kapılarak bazen kendini kaybettiği, aklını kullanamadığı durumlar bile olabilir.
Neden?
Peki, neden güya dünyanın en mutlu insanı olanlar, severek evlenenler, nikâh sonrası başka bir moda geçerler? Huzur diyerek evlendikleri halde niçin boşanmayı düşünürler? Sözüm ona aşıklar nasıl da birden aşklarını bitirirler?
Durum Vahim
Burada bir terslik olduğu kesindir. Muhteşem güzellikler kısa sürede çirkinleşiyorsa ortada ciddi bir sorun vardır. Üstelik yıllarca süren evliliklerde dahi yeni yeni ergence muhabbetlerin yapıldığı söz konusu ise halimiz gerçekten vahimdir.
Çıkmaz Sokak
Çocukları büyümüş, evlilik çağına gelmiş ailelerde ortaya çıkan olumsuz tablolar hepimizi üzmekte ve düşündürmektedir. Çatırdayan aile hayatları, yeni neslin evliliğini olumsuz manada etkilemektedir. Geleceğimizi kendi kendimize tehdit ettiğimiz çıkmaz sokaklara doğru yürümekten vazgeçmek zorundayız.
Delirdik mi?
İki ay eve kapanmak, aile ile barışma fırsatı olduğu halde niçin hatlar daha da gerildi? Sağlık sınavımızın yanında derinleşmiş aile sancımızın olması garip değil mi? Virüslü günlerde aile ortamında birbirine kenetlenmesi düşünülen insan, ne diye etrafına ateş eder gibi davranır? Sözleriyle adeta ailesini tokatlayan, eşine karşı öfkesi kulaklarına varan, çocuklarına çatal batıran insanın zoru nedir?
Evimiz mi?
Neyin bunalımı var mümin insanda? Ev mi daralttı müminleri? Halbuki o ev için ne hayaller kurulmuştu, ne paralar harcanmıştı, ne borçlara girilmişti! Çeyiz günü akrabalar, arkadaşlar çok beğenmişti! O eve yerleşildiğinde çok mutluyduk!
Eşimiz mi?
Eşimizde mi problem var? İsteyerek, beğenerek ve severek evlenmemiş miydik? Nerede geçmiş günlerdeki tatlı yazışmalar, süslü cümlecikler? Yalan mıydı onlar, edebiyat mıydı, mübalağa mıydı? Birtanelere ne oldu şimdi? Hatalarıyla kabullendiğimiz, Allah'ın adıyla, emanet olarak sözleştiğimiz kişiler bizim eşlerimiz değil miydi?
Çocuklarımız mı?
Çocuklar mı sorun? Hani onlar mutluluk kaynağımızdı! Doğmadan önce, dünyaya geldiğinde öyle demiyor muyduk? Nerede şekerleme edebiyatları? O çocuklara daha doğmadan yapılan masraflar bile israf değildi ya! Ne oldu şimdi?
Ne oluyor bize!
Bize ne oldu da eşimizi, çocuklarımızı şikayet eder hale geldik? Bilmiyor muyuz ki bizden daha iyi insanlar, eşleri ve çocukları ile sınandılar da itiraz etmediler. Kocası Firavun olan kadın değil miydi Rabbimiz'in müminlere örnek gösterdiği insan? Kâfirlerin misali olan iki cehennemlik kadın, iki büyük peygamberin karısıydı, unuttuk mu? Dokuz buçuk asır cihad eden Nuh aleyhisselamın oğlu küstahça Allah'a baş kaldırdı da babası o çocuğu dövdü mü şikayet mi etti yoksa Rabbine el mi açtı?
Meseleyi yanlış anladık
Galiba biz evliliği, aileyi, çocukları, hayal dünyasındaki filmlerle karıştırdık. Pembe ve tonlarında yaşanılacak bir dünya tasarladık. Bir miktar da her birimizin içindeki ilahçıklar devreye girdi ve bir hiç olduğumuz halde hayata yön verdiğimizi zannettik. Pis bir sudan yaratılan, ömür boyu bağırsak içinde dışkı taşıyan, ölünce üstüne toprak atılan aciz bedenlerin sahipleri olarak planladığımızın mutlaka olacağını vehmettik.
Arızanın sebebi: Sınırı aşan insan
Şu bir gerçek ki ortada azgınlaşan insan vardır. Firavun ile yarışacak kadar kendini beğenen, başkasını köle görmek, kendine hizmet ettirmek isteyen kudurmuş bir mahluk vardır. Kul olduğunu hatırlamak istemeyen, her dediğinin olması gerektiğine inanan sefil ilahçıklar vardır. Arızanın sebebi, insanlığını kaybeden bu egoist yaratıklardır. Kendisini beylik pozisyonunda gören, cinsiyetini putlaştıran müstekbirlerdir. Hal böyleyken şeytan da fitne de onlardır.
Kayıp insan, kayıp aile!
Tatmin olma becerilerini yitirmiş insanlar için aile sona ermiştir. Kanaat etme duygusu kalmayan, hıncını eşinden ve çocuklarından alır. Gözü doymayanın, gönlü fakir olanın tek rahatlatıcısı paradır; ailesi ile huzur bulamaz. Şehvetine esir olmuş insanın ailesi, artık internet olmuştur.
Gizli ayrıntılar
Sosyal medyadan kopamayan ailesinden uzak kalır. Magazin dünyası ile meşgul olan çocuğuna vakit ayıramaz. Başkasının ailesi ile kendi eşini, evladını kıyaslayan sonu gelmez geceyi yaşar.
Zavallı insan
Fotoğraf, mobilya, perde, halı doğum günü, evlilik yıldönümü, balayı ile mutlu olacağını zanneden aileye de kendine de zulmeder. Düşmanın silahını kendi üzerinde deneyen zavallı pozisyonuna düşer.
İradesiz insan
Fikirlerini ve arzularını ilah edinmiş birinin insanlık kodları zarar gördüğü için aile merhameti düşünülemez. Sinirini kontrol edemeyen, ancak insanlığın alt kademesinde yaşayabilir. Tartışmaktan zevk alan insan için söylenecek bir söz kalmamıştır.
İki kıstas
Keyfinden vazgeçemeyen, fedakarlık yapamayan insan, insan mıdır ki anne baba olabilsin! Allah'ın kendini affetmesini umduğu halde mümin kardeşini bağışlayamayan dost olabilir mi ki karısına ya da kocasına eş olabilsin!
Çözüm benim!
Hayır, hayır! Kesinlikle hayır! Kendini, hâşâ, yaratıcı gibi gören zalim insandan kul insana dönmediğimiz sürece temize çıkamayız. Dönüşümü kimseden değil kendimizden bekleyeceğiz. Ben insanlaşırsam insanlık kendine gelir. Aile benimle düzelir. Çocuklar kul anne ve babayı görmelidir.
Terbiye hattı kurulmalı
Ellerimiz, gözlerimiz, dillerimiz, insanca çalışsın. Terbiye edilmiş bir kalp ile düşünsün akıllarımız. Acilen bir Allah dostundan nasihat istesin ailemiz. Sürekli iletişim ile güçlü bir danışma hattı kursun. Babalığımız, anneliğimiz kendine gelsin. Eşler, erkeklik ve hanımlık görevini mükerrem insan gibi yerine getirsin.
Hayat formülleri
Sabrı olmayanın insanlığı eksiktir.
Pozitif bakamayan, karamsar düşünen delirir.
Allah'a umut bağlayamayan dünyanın zevkine bağlanır.
Tebessüm etmeyen bunaltır.
Çocuğunu oynatmayan celladını büyütür.
Çocuğu çocuk olarak göremeyenin aklı noksandır.
Evlat, tam bir fitne olan nimettir. Tadından yenmez kadar tatlı, kanlı göz yaşı akıtacak kadar acıdır.
Allah için sevemeyenin sevgisi tükenir.
Kusursuz eş arayan aldanmıştır.
Güzellik geçici, iffet kalıcıdır.
Dua etmeyenin konuşma hakkı yoktur.
İnsan fâni, Allah ise Bakidir.
Dünya sınırlı, cennet sonsuzdur.
Cennet dünyaya satılmasın!
Bu formülleri unutan herkes hafızasını yenilemelidir. Biz dünya için değil cennet için yaratıldık. Ebedi cennetimizi feda edebileceğimiz bir hayat tarzımız olamaz.
0 Yorum