Allah'a Yakınlaştıran İbadet "Cömertlik"

Allah'a Yakınlaştıran İbadet "Cömertlik"

Cömertlik, Allah'ın kendi sıfatları arasında bulunan ve bizi yaratırken bizim tabiatımıza kodladığı bir özelliktir. İnsanların kimisi bu özelliğini geliştirir ve daha fazlasıyla karşılığını alarak kazanır. Kimisi de körelterek kaybeder.

Cömertlik deyince aklımıza gelen şeyler nelerdir?

Elindeki paradan fazlaca vermek mi? Ya da evine gelen misafire bolca yemek yedirmek mi? Evet, bunların hepsi cömertliğin bir parçasıdır. Ama bunun yanı sıra insanlar için kendinden verdiğin mal mülk gibi duygularından, sosyal hayatından, rahatından verdiklerin de cömertlik başlığı altına girer. Çünkü Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem insanın mü’min kardeşine tebessümünün bile sadaka olduğunu buyurmuştur.

Müslüman’ın Allah rızasını ve cenneti kazanma ümidiyle kendinden verdiği her şey cömertlik sayılacaktır ve bu kişinin bizzat kendi için yaptığı bir ibadettir. Çünkü Allah Teâlâ "Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa karşılığı size tam olarak ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız,”[1] buyurmuştur. Ayette geçtiği gibi cömert olmak ve mükâfatını eksiksiz almak, yaptığın her iyiliği karşılıksız yapmak şartıyladır. Kişi yaptığı yarım hurmalık yardımı bile başa kakmadan Allah rızası için yapmalıdır.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem "İnsanların en cömerdiydi..."[2] Asrı Saadet’ten de bizler için örnekler vardır. Onlar cennet için Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin Sünneti’ni taklit ederek canlarını mallarını İslam uğruna feda etmişlerdir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kendinden yardım isteyen kimseyi hiç geri çevirmemiş, yardım edemeyecekse “Yardım edecek yok?” mu diye sormuş, kimse yardım edemiyorsa bari moral verin diye buyurmuştur.  Başta da ifade ettiğimiz gibi karşındakini iyileştirmek için kendinden verdiğin bir tebessüm yahut bir kelime bile sadaka ve cömertlik olur.

Bir mü’minin yapacağı en büyük cömertlik en yakınından başlar. Bizler sevap işlemenin sadece dışarıdaki Müslüman kardeşlerimize olacağını düşünüyoruz. Hâlbuki çekirdek ailemiz, sülalemiz dediğimiz geniş ailemiz ya da komşularımız da bizim Müslüman kardeşimizdir. Bu yüzden bir babanın evladını sevindirmek için aldığı bir çikolata, annenin evinde yaptığı bir kap yemek, eşlerin birbirlerine ufacık bir tebessümü, bir ablanın ya da ağabeyin kardeşine dersinde yardım etmesi hem sıla-ı rahim için hem de mutlu etmek niyetiyle akrabana yaptığın bir ziyaret ya da komşunun sana karşı olan bir ayıbını görmemek ve sabretmek… Bunların hepsi birer sadaka ve cömertlik çeşididir.

Elbette sadece bunlarla sınırlı değildir. Kul cennet için her anını değerlendirip sadakaya çevirmeli ve cömert insan unvanına ulaşmalıdır. Kul ne kadar infak ederse Allah Teâlâ o kadar karşılığını verecektir. İnsan kulluğunu infakıyla kemale erdirmiş olur.

Mü'min dünyada ne kadar mutlu, huzurlu olmak istiyorsa o kadar Rabbine yakın olmalıdır. Cömertlik de Rabbine yakın olmak için bir yoldur. Dünya hayatında huzurlu, mutlu, zengin ettiği gibi ahiret hayatında da çok büyük kârları olacaktır. Kul ne kadar cömert olursa Allah Teâlâ onu o kadar sever ve kusurlarını affeder. Bu sebeple akıllı bir mü’min ne kadar cennet ve cemalullah istiyorsa o kadar ailesine ve Müslüman kardeşlerine elinden gelen her türlü iyiliği yapmalı, her anı fırsata çevirmeli ve tabiatında olan cömertlik vasfını kaybetmeden yola devam etmelidir.

 

[1] Bakara Suresi, 272. ayet-i kerime

[2] Buhârî, Bedü'l-vahy,

0 Yorum

Bu içerik ile ilişkili bir yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yap