Hacer Validemizden Günümüze Gelen Kaynak
Mü’minler, hac veyahut da umre ibadeti için Hicaz bölgesine yol aldıklarında nasıl ki Kâbe'ye dokunup orada dua ve tavaf etme heyecanı yaşıyorlarsa tavaflarından sonra Resûlullah aleyhisselamın sünneti olarak iki rekât namaz kılıp zemzem içmenin de heyecanını taşırlar.
İbrahim Suresi otuz yedinci ayette “Ekin bitmeyen bir vadi” olarak belirtilen Mekke’de zemzemin ortaya çıkmasıyla yaşamın başlaması İbrahim aleyhisselamın Hacer validemizi oğlu İsmail ile Mekke Vadisi’ne bırakmasıyla başlar. İslam’ın filizleneceği toprakların başlangıcı, bir kadının ayak izlerinin peşinde yükselir.
Issız Mekke Vadisi’nde oğlu İsmail’in susuzluktan ölmesinden endişe eden Hacer validemiz, Safa ile Merve tepeleri arasında su aramaya başlar, gidiş gelişlerinin sayısı yediye ulaştığında Merve Tepesi’nde iken oğlunu bıraktığı yerden bir ses işiterek Cebrail tarafından kazılan topraktan su kaynadığını fark eder. Bu gidiş geliş, hac ve umre menâsiki içerisinde yer alan sa‘yin temelidir. Çıkan su ile İsmail’in oynadığını görür ve suyun önünü keserek bir gölcük oluşturmaya çalışır.
Peygamber aleyhisselam, “Allah İsmail’in annesine rahmet eylesin; eğer suyun önünü kapatmasaydı zemzem şarıl şarıl akıp giden bir ırmak olurdu” demiştir.
Toprak üzerinde tek göz hâlinde akan zemzem, İbrahim aleyhisselamın gayretleriyle kuyu hâline getirilir ve Hacer validemizle İsmail aleyhisselam, Mescid-i Haram’da Hacerü’l Esved'in tam karşısında Kâbe’ye 19 m. uzaklıkta yer alan bu kuyunun yanında yaşamaya başlarlar.
Havada dolaşan kuşlar su kaynağının habercisi olur ve zemzem o güzergâh üzerinden seyahat edenlerin yavaş yavaş ilgisini çekmeye başlar. Cürhümlüler vadiye yerleşmek isteyince Hacer validemiz Zemzem’den hak iddia etmeden faydalanmaları şartıyla onların vadiye yerleşmelerine izin verir ve Cürmühlüler’in Mekke’ye yerleşmesiyle birlikte Mekke’de kabile hayatı da başlamış olur.
Zemzemin Kuruması ve Abdulmuttalib’in Rüyası
Zaman geçer, nesiller değişir. Cürhümlüler, İbrahim ve İsmail aleyhisselamın âdetlerini bırakıp Kâbe’ye saygısızlık etmeye başlarlar. Rivayete göre zemzem suyu çekilir. Bölgeye gelen diğer kabilelerle çıkan çekişmeler sonucu yenik düşen Cürhümlüler, Hacerü’l Esved’i yerinden söküp başka bir yere gömüp, Zemzem Kuyusu’nun içerisine de değerli eşyaları atarak üzerini kapatıp yerini belirsiz hâle getirerek bölgeyi terk ederler.
Zemzem Kuyusu uzun bir süre yeri belirsiz olarak kalır. Zemzemin tekrardan ortaya çıkarılması ise Peygamber aleyhisselamın dedesi Abdülmuttalib’e nasip olmuştur.
Rivayete göre Abdülmuttalib’e rüyasında Mescid-i Haram’da karınca yuvasının yakınında bulunan Zemzem Kuyusu’nu kazması emredilmiştir. Abdulmuttalib, Mekkelilerin o zaman kurban mahalli olarak kullandıkları İsâf ve Nâile putları arasındaki bu yeri kazmaya başladığında putlarına bir zarar gelir endişesiyle Kureyşlilerden tepki görmüş olsa da rüyasının peşinden gitmekte ısrarcı olur. Baskılara rağmen Abdülmuttalib’in kararlı tutumu da Kureyşlileri direnmekten vazgeçtirir.
Zemzem Kuyusu’nun onarılması bitince bakımını üstlenen Abdulmuttalib’in toplumdaki değeri de artmıştır.
Resûlullah Aleyhisselamın Hayatında Zemzem
Zemzem Kuyusu’nun bakımıyla ilgilenen amcası Ebu Talib ile birlikte Resûlullah aleyhisselam da zemzemin bakımına yardımcı olmuştur.
İnşirâh Sûresi’nin “Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” mealindeki ilk ayeti, Resûlullah aleyhisselamın çıkarılan kalbinin zemzemle yıkandıktan sonra ilim ve hikmetle doldurulup tekrar yerine konulduğu şeklinde yorumlanmıştır.
Fetih günü Kâbe putlardan temizlenince Peygamber aleyhisselam ve beraberindekilerin Zemzem Kuyusu’ndan kovalarla su çekerek Kâbe’nin içini ve dışını yıkaması, daha sonraları Kâbe’nin yılda bir veya iki defa zemzemle yıkanmasının sebebidir.
Resûlullah aleyhisselam, Mekke Fethi’nde Mescid-i Haram’da devesinin üzerinde iken kendisine getirilen zemzemi içmiştir.
Zemzemin Mekke dışına çıkarılması Tirmizi’nin Hacc bölümü 112’inci hadisiyle sabit olarak Resûlullah aleyhisselamın tavsiyesidir. Kendisi de Mekke’den Medine’ye sık sık zemzem getirtmiştir. Bu sebeple kişinin yaşadığı yere zemzem taşıması müstehap olarak görülmüştür. Zemzem’in Mekke dışına çıkartılması mübarekliğini de azaltmaz.
Ahmed ibni Hanbel’in Müsned’indeki “Zemzem hangi niyetle ve ne maksatla içilirse ona şifa olur” hadis-i şerifi ise müminlerin dua etmek için kovalaması gereken fırsat anlarından biridir.
Harem-i Şerif’teki her değer nasıl sahiplenip korunduysa zemzemi de aynı şekilde koruyup kollamak mü’minlerin vazifelerindendir.[1]
[1] Makalede yer verilen hadis-i şerifler ve olaylar TDV İslam Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul'da basılan 44. cildinde, 242-246 numaralı sayfalarından faydalanılarak yazılmıştır.
0 Yorum