Kalbi Yumuşatacak Ameller
Kalbin ilk hâli nasıldır? Sonradan katılaşabilir mi? Katılaşan kalp tekrar yumuşar mı? Kalbin rikkate gelmesi ne demektir?
Her insan İslam fıtratı üzerine doğduğundan aslında ilk zamanlar rikkat halinde yani yumuşak bir kalple yaşamaktadır. Daha sonra kalp, zihinde ve bedende yer bulan günahlarla yavaş yavaş katılaşmaya başlar. Kıvamı bozulan bir kalp de artık günaha alışmış, doğruyu yanlışı ayırt edebilmekten zayıf düşmüş olur. Peki, kalbimizin ilk hâline diğer bir deyişle orijinal hâline dönmesi mümkün müdür? Mümkünse bu nasıl olabilir?
Kalbimizi orjinal hâline getirebilmenin ilk yolu, onu yüklendiği günahlardan arındırmaktır. Bu durumu; “İşlenmiş her bir günah için gözün, kulağın, dilin, elin, ayağın ve düşüncelerin kullanım kılavuzuna aykırı olan her bir amel için nasuh bir tövbe gerekmektedir.” şeklinde özetleyebiliriz.
Kalbimizi bir tarlaya benzetebiliriz. Toprak, önce zararlı, işe yaramaz otlardan temizlenmelidir ki ardından fidanlar ekilebilsin. Kalbimizi de tövbe ile temizlemeli, iyi duyguların kök salması için hazır hâle getirmeliyiz.
Tevbe ile temizlediğimiz kalbimizde bulunması gereken en önemli özelliklerden biri, rikkattir. Kalp inceliği ve yumuşaklığı gibi manalara gelen rikkat kelimesinin yüreğimizde hayat bulabilmesinin birçok yolu bulunmaktadır. Bunların başlıcalarını sıralayacak olursak:
-
Allah’ı tanımak
-
İnfak etmek
-
Allah’ı zikretmek
-
Tefekkür etmek
-
Ölümü düşünmek
-
Gözyaşı dökmek
-
Dua etmek
-
Peygamberleri tanımak
-
Sahabeleri tanımak
İlk olarak kalbimizi bize veren ve bize şah damarımızdan daha yakın olan Allahu Teala’yı tanımakla işe başlamalıyız. “Rabbimizi nasıl tanıyabiliriz?” diye düşünecek olsak aklımıza ilk gelenler Rabbimizin isimleri ve Kur’an-ı Kerim olacaktır. Esmâü’l-Hüsna, yaratıcımız karşısındaki konumumuzu anlamak ve bizleri nasıl bir yaratıcının yarattığını kavramak açısından oldukça önemlidir. Kur’an-ı Kerim ise okunarak amel edildiği taktirde kalbimizin gıdası olacak, onu manevi açıdan diri tutacaktır. Çünkü Kur’an’ımızdan öğreniyoruz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur. Allah’ı anmamızın en güzel yolu da indirdiği kitabıyla hayat bulmamızdır.
Kalplerimizi yumuşatabileceğimiz bir diğer seçeneğimiz de Allah yolunda infak etmektir. İster maddi olsun isterse de manevi, en yakınlarımızdan başlayarak ihtiyaç sahiplerini gözetmek, temelde kendimize ve dahi kalbimize yaptığımız yatırımlardan biridir.
Allah’ı zikretmek Kur’an’ımızla olduğu gibi yine Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemden öğrendiğimiz çeşitli birçok zikirle de yapılabilir. Bu zikirler de Allah’ın izniyle kalplerimizin rikkate gelmesine bir vesile olacaktır.
Tefekkür etmek ve kâinatı ibret nazarıyla süzmek de kalbimize çok iyi gelen gıdalardandır. Nasıl tefekkür ederiz? Arş’ı taşıyan meleklerden tutun da yerdeki bir karıncaya kadar gökyüzündeki o muazzam güneşi, ayı, gezegenleri, yıldızların uyumunu ve yağmur nimetiyle yeryüzünün hayat bulmasını, bir insanın anne karnındaki yaratılış safhalarını, gözle görülmeyen bir mikrobun Firavun zihniyetini alt üst edebileceğini ve daha nicesini düşünmek ve dönüp dolaşıp tüm bunları Rabbimize bağlamak da kalbimizin yumuşamasına vesile olabilecek seçeneklerden biridir.
Bir diğer seçeneğimiz de ölümü düşünmek. Ölüm esasen insana nasihat olarak yetiyorsa “Ben ölüm nasihatinden nasıl dersler çıkarabilirim?” diye tefekkür etmek de kalbimize iyi gelecektir. Müslüman’ın Müslüman üzerindeki haklarından biri olan “öldüğünde cenazesinde bulunma” sorumluluğumuz da aslında kendimize yaptığımız yatırımlardan sadece bir tanesidir.
Gözyaşı dökmek; kararmış, katılaşmış kalplerimize iyi bir dezenfektan olacaktır. Üstelik de eğer becerebiliyorsa insan bunu tenhada yalnızca Allah için yapabiliyorsa ne büyük bir kazançtadır.
Dua etmek de bize bu konuda fayda sağlayacak amellerdendir. “Ürpermeyen kalpten, yaşarmayan gözden Sana sığınırım Allah’ım.” duasını sık yapmak, yine buna benzer Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemden öğrendiğimiz duaları sıkça yapmak da bize inşallah rikkat yollarını açacaktır.
Bütün peygamberler yumuşak kalpliydi. Bu sebeple her birinin hayatını öğrenmek ve kendimize rol model belirlemek de doğru bir seçenek olacaktır.
Peygamberlerin yanında bu özelliğiyle öne çıkmış sahabeleri tanımak ve onlara benzemeye çalışmak da bizim için fayda sağlayacaktır.
Yetim başı okşamak, onların ihtiyaçlarını gidermek, hasta ziyaretinde bulunmak yollarımızdan sadece birkaçıdır.
Aslında insan her zaman yaratılış amacına uygun davransa, kendisinden o anda beklenen kulluğu gösterebilse bütün taşlar yerine oturacaktır. Lakin insan unutan demek ve kulluğunu çoğu zaman günlük hayat meşgalesinde unutmakta ve fıtratından uzaklaşmaktadır. Bu sebeple en azından yukarıda saydığımız amellerle ve daha nicesiyle kalbinde o rikkati yakalayabilirse o hâlin devam etmesi için de o an çokça dua etmelidir.
0 Yorum