Kalp Sınavı
Nureddin Yıldız Hoca'nın 28.02.2021 tarihli 408. Hayat Rehberi dersidir.
Hesap günü, inşa ettiğimiz camiler değil, camileştirdiğimiz kalplerimizle Allah’ın rızasını kazanacağız. Kalplerimiz camileşmedikten sonra “Bizim mahallede cami vardı” sözü hiç kimseyi kurtaramayacaktır.
Kalplerimizdeki iman cami minareleri gibi semaya uzanmadıkça, içini İslam ruhuyla dolduramadığımız her cami israf dosyası olarak karşımıza çıkacaktır. Bizi; köyümüzdeki, mahallemizdeki cami değil alnımızdaki secde izi kurtarır.
Bu yüzden diyoruz ki bir kalp sınavına tabi tutmalıyız kendimizi. Dış görüntümüzle değil kalbimizle, yani içimizdeki Müslümanlık anlayışı, ibadet heyecanı, hayatımızı Kur’an ve Efendimiz’in sünnetiyle yönlendirme arzusu ile bu sınavı geçebiliriz.
Şu sorular ile kalp sınavı yapıp imanımızın durumunu görebiliriz:
Başta namaz olmak üzere ibadetlerde ne durumdayız?
Eğer kendimizi ibadetlerde yeterli görüyorsak birincisi “Bu ibadetler sürekli mi?”, ikincisi “Efendimiz aleyhissalatu vesselam ile ashabının yaptığı şekilde mi?” ve üçüncüsü “yaparken ihlaslı mıyız?” sorularını sorarak yeterliliğin sağlamasını yapabiliriz.
İlimde ne durumdayız?
Akademik unvan, şöhret, para için mi ilim öğreniyoruz yoksa Allah için mi? Zira ilim tahsilinde hedef nefsimizi düzeltmek, tövbe etmek, ihlaslı olmaktır.
Allah’a davet işini niçin yapıyoruz?
Vakfımız, tarikatımız, grubumuza mı birilerini topluyoruz yoksa Allah’a mı çağırıyoruz?
Tartışmadan ne kadar uzağız?
Müminler arasındaki her tartışma, şeytanın tarlasına dikilmiş bir fidandır. Mümin ile tartışmayı, kavga etmeyi Allah hatırı için ve ümmetin zayıflamaması için ne kadar terk ediyoruz?
Şehvetlere karşı direncimiz ne durumda?
Para, cinsellik, makam, koltuk, bağ-bahçe… herkesin takıldığı bir şehvet konusu olabilir. Bunlara ne kadar yakınız ya da ne kadar uzağız bu da kalbimizin durumunu gösterecektir.
Boş işlerle aramız nasıl?
Bizim Cennet’e girebilmek ve bu uğurda çalışmakla alakalı dertler taşımamız lazımdır. Gerisiyle oyalanırsak büyük hata ederiz ve pişmanlığımız da işe yaramaz. Başkasıyla ve bize faydası olmayan işlerle uğraşmak kalbimizdeki sıkıntının bir belirtisidir.
Koltuk sevgisi bizi bağladı mı?
Helal rızkın, çoluk çocuğun, evin var ve geçinip gidiyorsun. Peki neden ille devletin vereceği koltukta gözün olsun?
Irkımız dinimizin önünde mi?
Lafa gelince herkes dinini tam anlamıyla ve bütün samimi duygularıyla sevip kabullenmektedir ama dini için gösterdiği hassasiyetiyle ırkı için gösterdiği hassasiyet aynı mı? Tuttuğu futbol takımının maçına gitmeyi önemesi ile Müslümanların toplandığı bir sohbet meclisine gitme arzusu aynı mı?
Bu soruları kendimize sorduğumuzda biiznillah kalbimizin, imanımızın durumunu büyük ölçüde anlamış olacağız. Bizler Allah’ı, peygamberini, Kur’an’ını, şeriatını ebedi bir sevgiyle ve hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar sevip bu konuda ihlaslı olacağız ve bununla Cennet’e gideceğiz. Bu aks üzere Müslümanlık yaşamamız gerekir.
0 Yorum