Kendini Değil Kabuğunu Çatlat
İnsanoğlu belirsizliğe tahammülü zayıf olan bir varlıktır. Bu yüzden herhangi yeni bir durum karşısında bildiğimiz yolu bilmediğimiz yola tercih etme eğilimindeyizdir. Beynimiz bizi hep daha az riskli olanı seçmeye yönlendirir. Çünkü acıdan kaçan ve hazza yönelen bir doğamız vardır. Bazen aşina olduğumuz acılar yeni hazların peşinde koşmaktan daha kolay gelir. Daha fazla acı çekme endişesi yeni hazlar yakalamaya bu şekilde engel olabilir.
Ne var ki hayatta birçok yenilik fırsatı sıfır belirsizlik isteği ile kaçırılabilir. Hayat her an yeni seçimlerle dolu bir süreçtir. Ve her seçim, rahat alanından çıkma ya da kalma şeklinde sonuçlanır. Herkesin rahat alanı kendi rutinleri, alışkanlıkları, düşünce kalıpları vs.den oluşur. İnsanın bu rahat alanından dışarı çıkması kolay değildir. Çünkü zihnimiz bizi en az enerji harcayacağı alanda bulunmaya yönlendirir.
Rahat alanından dışarıya çıkmak iradenin devreye girmesi ile mümkündür. Eşref-i mahlûkat olan insan da zaten bu vasfı, iradesinin varlığıyla kazanmamış mıdır? Zihnini zorlamayan kendini bir adım ileri taşımayı hedeflemeyen aynılaşmış bir döngünün içinde felçleşmeye mahkûm olmaz mı? Zira bugün toplumun bize sunduğu modern düzende herkes gibi yaşama rahatlığı bizi el-âlem kabuğunun içine sıkıştırmıştır.
Aslında rahatlık alanından çıkmak, kendi kabuğunu kırmak büyük büyük işlerle veya çok riskli adımlarla elde edilecek değildir. Fıtrata uygun olanı seçerek yaşamak ve her zaman Rabbinin rızasını gözetmek; nefsinin arzularına köle olarak yaşamaktan ve beşerî otoritelerin kalıplarında sıkışıp kalmaktan kurtarır insanı.
Bundan on dört asır önce başta Peygamber Efendimiz ﷺ olmak üzere Ashab-ı Kiram da cahiliye toplumunun kurallarına başkaldırarak, atalarının dinini bırakarak rahatlığı terk edip rahatsızlığı tercih etmişlerdi. Onlar yeni olanı öğrenme ve yaşama gayretiyle ilahî düzeni kabul ettiler. Bugün bizler de rahatlığı terk edip rahatsızlığa rıza gösterdiğimiz sürece onların izini takip edeceğiz. Rahatlık uğruna kolaycı beşerî düzeni takip edenler ise içlerinde hep o ulvî rahatsızlığı arayacaklar. Zira mutluluğu yakalayanlar rahatın içinde olanlar değil içlerinde ulvî amaçlar taşıyanlardır.
0 Yorum