Müslümanın Balığı Yan Gitmez!
Günahlar, hatalar ve yanlışlar... Günaha değmeden, hata yapmadan bir ömür geçirmek gayemiz olsa da zaman zaman günah işleyebiliyor, hata yapabiliyoruz. Peki bir günah sadece "bir" günah mıdır? İşte, burada durum değişebiliyor. Bir kul günah işledikten sonra tövbe edip hatasını tekrarlamama gayretinde olabileceği gibi Allah korusun günahına günah ekleyip bir günah zincirine de girebilir. Bu günah zincirinin oluşmasında birden fazla neden olabileceği gibi bu nedenlerden biri de umutsuzluktur.
Umut, hayatın içerisinde birçok noktada bize çok büyük bir güdülenme sağlar. Örneğin sınava hazırlanırken "okul kazanma umudu", evlilik yapacağımız vakit "güzel bir aile kurma umudu" veya bir meslek seçeceğimiz vakit "insanlara faydalı olma umudu" şeklinde birçok noktada umut bizim yapacağımız işe karşı bizi daha da güdülemektedir. Bizlerde işte bu umutlarla ulaşmak istediğimiz şey her ne ise ona doğru daha hızlı ve şevkli adımlar atmaya çalışırız. Diğer bir açıdan da değerlendirirsek; vazgeçmeyi düşündüğümüz veyahut yorulduğumuz zamanlarda da "umudumuz" bize göz kırparak olduğumuz yerden kalkmamıza yardımcı olur. Umutsuzluk ise tam tersidir. Bizi amacımızdan uzaklaştırır hatta amacımızı bazen gözümüze görünmez kılar. Her ne kadar zihnimizde amacımızı tutarlı gerekçeler ile kendimize sunsakta umutsuzluk omzumuzdan bastırarak bizi koltuğumuza oturtma noktasında ustalık sergiler.
Kul, günahtan sonraki umutsuzluk halinde ise günahının affedilmeyeceği, artık hatasının telafisi olmayacağı zannına kapılabilir. Bu sebeple de dünyadayken bir şeyleri düzeltmeye çalışmanın, iyi şeyler yapmanın bir anlamı kalmadığı düşüncesine aldanıp günahlar işlemeye devam edebilir. Yani şeytana aldanabilir! Ve bu aldanma insanı bulunduğu koltuğa oturtmakta son derece iyi bir ustalık sergileyebilir. Şeytan bir insanın günah işlemesini isteyeceği gibi o insanın günahtan tövbe etmemesini de ister. Çünkü tövbe ile kul, Rabbinden af dileyecek ve günahtan uzak kalacaktır. Ama şeytan ister ki insan günahına devam etsin hatta günahlarını katlayarak arttırsın, günah zincirinde kalsın. Bu sebeple de kulun affedileceğine dair umudunu zayıflatmaya çalışır. Ne de olsa umutsuzluk insanı tüketir ve şeytan da bunu bilir. Sanki o günahtan dönüş yok zannına kapılır kul. İşte asıl tuzak buradadır. Bir yolun dönüşü olmadığını düşünürsek o yoldan dönmek için de bir gayret göstermeyiz, ne de olsa dönüşü yoktur.
Affedilme konusunda umutsuzluğa düşüp artık bir telafinin kalmadığı, iyi şeyler yapmanın, sevaplar işlemenin insanı kurtaramayacağı zannıyla hareket etmek ve ipleri bırakmak, günahlara dalmaya devam etmek demek "Battı balık yan gider." demektir ancak Müslümanın balığı yan gitmez! Allah affedicidir! Şeytan ise bunu unutturmak ister. Ne de olsa şeytanın işi hep kötüye, yanlışa insanı sevk etmektir. Ancak şunu unutmamak lazım ki irade biz insanlara aittir. İnsan iradesi ile hareket eder. İradesi ile yanlışlarına devam edebilir. Şeytan istedi diye günah işliyorum, diye düşünmek son derece yanlıştır.
Olaya şu açıdan da bakmanın faydalı olabileceğine inanmaktayım. Amel defterimizi aldığımız anı düşünelim. Her ne kadar böyle bir anı canlandırmak mümkün olmasa da zihnimizde, aciz halimizle milyonda birine kendimizi zorlayalım. Amel defterimizde neler okumak isteriz? Teşbihte hata olmaz diyerek, yanlış bir söylemden Allah'a sığınarak şöyle düşünelim: Bir defterki on sayfası var. İlk beş sayfası çok güzel şeylerle dolu ancak altıncı sayfada çok kötü bir şey yazıyor. Öyle kötü ki insanın yüreği daralıyor. Peki, geriye kalan dört sayfa nasıl olmalı ki insanın yüreği ferahlasın? Bir sayfa kötü diye dört sayfa daha mı kötü olmalı? Yoksa dokuz güzel sayfa okumak mı isteriz? Hem de o bir sayfanında affedilme ihtimali mevcutken? Veyahut on sayfalık defterin on sayfası mı kötü olsun yoksa dokuz sayfası mı? Belki o bir sayfa ile diğer dokuz sayfa da affedilecektir?
Kardeşim, şeytan aldatır. İnsana düşen ise aldanmamaktır. Umut etmek, Allah'ın affediciliğine sığınmak ve günahlardan uzak kalmak bize düşenlerdir. Ahirette nasıl bir defter okumak istiyorsak her günü öyle yaşamalıyız. Günah kötüdür ancak günahta ısrarcı olmak daha kötüdür. Hayattasın, dünyadasın. Şu an bile amel defterine güzel bir şeyler yazabilirsin Allah'ın izniyle.
Tevbe suresi 104. ayette geçmektedir ki:
"Bilmiyorlar mı ki, kullarının tövbesini kabul eden Allah’tır, sadakaları kabul eden de O’dur. Şüphesiz Allah tövbe kapısını alabildiğine açık tutmaktadır, rahmetiyle her şeyi kuşatmaktadır."
Zümer suresi 53. ayette geçmektedir ki:
"De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”
Unutmayalım ki Müslümanın balığı batsa bile yan gitmez!
Tövbesini eder, balığını yüzdürür.
Amel defterlerimizin hayırla, güzelliklerle, sevaplarla dolmasını Rabbimden dilerim.
Selam ve dua ile...
0 Yorum