Müzzemmil Suresi Tefsiri – 9. Ders

Salih Eğridere'nin 01.05.2021 tarihli "Yol Almak İsteyenler İçin Müzzemmil Suresi Tefsiri" dersinden alıntılanmıştır.

Müzzemmil Suresi’nin başında nefis terbiyesi ve kafirlere tehdit açısından bakıldığında ağır ve sert bir hava vardı diyebiliriz. Fakat surenin üçte birini oluşturan ve ilk 19 ayetten yaklaşık bir sene sonra nüzul olan 20. ayet, ilk 19 ayete kıyasen daha uzun fakat daha yumuşak ifadeler içeriyor. Bu ayet ile Allah Teala gece namazı farz olmaktan çıkarıyor. Allah Teala ayette, “Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını, üçte birini ibadetle geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir grubun da (böyle yaptığını) rabbin elbette bildi” buyuruyor. Buradan anlıyoruz ki Allah Teâlâ sadece liderin nefis terbiyesi yaptığı bir ümmet değil; içindeki fertlerin tamamının nefis terbiyesi yaptığı bir ümmet istiyor.

Dijital saatleri olmayan, gecenin kaçta kaçına uyuduktan sonra uyandıklarını bilmeyen Ashab-ı Kirâm, her ihtimale karşı ayakları şişene kadar gece ibadet ettiler. Bir sene sonra ise Allah Teala onların samimiyetini gördü ve ayette de buyurduğu üzere o farzı onlardan kaldırdı. Bundan sonra dileyenin yapabileceğini söyledi. Ashab-ı Kirâm, böylece ilk imtihanı başarıyla geçti.

Gece namazı başta farz kılınışı ve imtihanın onunla başlaması sebebiyle çok önemli bir namazdır. Bu sebeple biz "gece namazı farz değildir ama farzlardan sonraki en faziletli namazdır” diyoruz. Hepsinin yanında, bunu yapmayanın kınanmayacağını söylemeliyiz.

Buradan anlıyoruz ki Allah, onların dayanamayacağını biliyordu. Zira bir sene sonra gece namazının farzı olmaktan çıkmasının sebebini Allah “Gece ve gündüzü belirleyen ancak Allah’tır. O, sizin (istenen) vakti tespit edemeyeceğinizi bilmektedir” şeklinde açıklıyor. Fakat bir sene boyunca Allah Teala onların gayretini görmek istedi, hem de onların dayanamayacak olmaları hasebi ile bir sene sonra bu namazı farz olmaktan kaldıracağı halde. Buradan bize bazı dersler çıkıyor.

  • Evet öleceğin gün bellidir fakat sen yine de sağlıklı bir yaşam için çaba sarf et.
  • Evet Allah'ın sana biçtiği rızık bellidir ama sen rızkını artırmak için çaba sarf et.
  • Evet evleneceğin kişi bellidir ama sen yine de bu konuda çaba sarf et.

Zira Allah bunların hepsinin akıbetini, hepsinin ne olacağını biliyor fakat senin çabanı görmek istiyor ve bu şekilde seni test etmek istiyor.

Buradan çıkan başka bir sonuç ise şudur: Sen o tahammül gösterdikçe o gayretin sana tatlı geliyor. Başta sana zor gelen şeyler senin tahammül ve gayretin sayesinde sana haz vermeye başlıyor.

Gece namazının zor gelmesi bu namazın kalkmasının ilk sebebiydi. İkinci sebep ise ayeti kerimede “Allah bilmektedir ki içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde yol tepecek, diğerleri de Allah yolunda çarpışacaktır” şeklinde karşımıza çıkıyor. İlk sebepte var olan bir durum söz konusu iken bu ayette sayılan sebeplerde henüz olmayan fakat Allah Teala'nın olacağını söylediği sebepler söz konusudur. İşte Allah Teala bu sebeplere istinaden farz olan gece namazını kaldırdı. Dolayısıyla Allah Teala ne emrettiyse veya neyi yasakladıysa, bunun geçmişini, şu anını ve geleceğini bilerek yapmıştır; O’nun emrinde de yasağında da insanlığın faydasına mutlaka bir şey vardır. Bizim bu faydayı bilmiyor oluşumuz faydanın olmadığı anlamına gelmez.

Dikkat edilmesi gerekir ki ayette hastalık, cihat ve helal ticaret aynı kategoride zikrediliyor. Demek ki helal ticaret, cihat kadar önemli bir ibadettir. Helal ticaretten anlamamız gereken günümüz anlamındaki ticaret değildir sadece, bir Müslümanın helal kazanmak için gösterdiği çabaların hepsi helal ticareti dahildir.

Devam eden ayetlerde Allah “O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı ödeyin, Allah’a güzel bir borç verin.” buyuruyor. Dolayısı ile gece kalkamayanlar için alternatifler var:

  • Namazın kalitesini artırır.
  • Zekâtı hakkıyla verir.
  • Karz-ı Hasen (güzel borç) verir yani infak eder.

Yani ne yapabiliyorsa onu yapar. Zira en iyi ibadet yapabildiğin ibadettir, en iyi nafile yapabildiğin nafiledir. Farzlar dışında herkese aynı şey zorla yaptırılmaz, herkes kabiliyeti ölçüsünde nafile ibadet yapar.

Allah için fedakârlık yapmak isteyenin engeli yoktur. Zira Allah, “Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; işte bu daha iyidir ve mükâfatı daha büyüktür” buyuruyor.

Tüm bunlardan sonra Allah Teala ayetin sonunda “Allah’tan bağışlanmayı dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir” buyurarak istiğfar etmemizi istiyor. Zira biz kuluz, hiçbir zaman tam olamayız. İbadetlerimiz de işlerimiz de noksandır.

Sonuç olarak bizler, bizi dünyaya doğru çeken bütün kışkırtıcı arzularımızı irademizle kontrol edebilirsek, yani kendimizi eğitebilirsek, Allah Teâlâ’nın bize olan vaadi çok açıktır. Yeter ki O’na karşı görevlerimizi yerine getirelim.

0 Yorum

Bu içerik ile ilişkili bir yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yap