Virüslü Günler Fırsattır!

Ne olursa olsun, insanlar sınanmak için yaratılmıştır. Rabbimiz, ölümü ve hayatı yaratma sebebini, en iyi amelî duruşu hangimizin göstereceği ile ilişkilendirmiştir. Bu yüzden kıyamet bile kopuyor olsa o anki görevimiz neyse onu yaparız.

Sınavsız hayat olmaz. Allah’ın testleri bitmez. Belalar, akidemizin tespiti içindir. İman, fitnelerle mücadele ettikçe ortaya çıkar ve kuvvetlenir.

Tıbbın, teknolojinin, bilimin ve paranın varlığının test konusu olmasıyla virüsün, depremlerin ve toplu afetlerin imtihan oluşu arasında fark yoktur. Allah kullarını istediği şekilde sınayacaktır. Tercih hakkımız yoktur, itirazımız da olamaz.

Belalar ile sınanıyor olmak Allah’ın kaderidir. Şüphesiz bunun ortaya çıkışının nedenleri de O’nun bilgisindedir.

Nefsimizi korumak farzdır. Tedbirlerimiz tevekkülümüzün parçasıdır. Sağlıklı yaşamak hedefimizdir.

Ancak biz iman ederiz ki; Allah’tan ve dininden kopuş, kalplerin katılaşması, günahlarla iç içe olmak ve haramların cazip gelmesi umumî musibetlere zemin hazırlar.

Nihayetinde Rabbimiz, kullarını tevbe edip Sadece Allah’a yönelsinler, boyunlarını bükerek derin bir ürperti ile O’na yalvarsınlar ve İbret alsınlar diye belalarla imtihan eder. Bu noktayı yakalayamamak, insanlığın kaybolduğu, hayvanlardan aşağı seviyeye inildiğinin sinyalidir.

Virüslü günler müminler için büyük bir fırsattır. Afetlerin nimete dönüşmesi mümkündür ve bu iman edenlere Rabbimizin bir lütfudur. Zira Allah’ın ayetleri müminler için faydalıdır; şımarık küfür çetelerinin ise ancak azgınlıklarını artırır.

Virüslü günlerden rahmetli günlere geçilmesine, afetlerin afiyete çevrilmesine vesile olması için atacağımız adımları şöyle belirleyebiliriz:

1. İlk işimiz iman yenilemek olmalıdır. Eskiyen imanların tazelenmesi zaruret olmuştur. Katıksız, sadece Allah’ın ve peygamberinin sözünün, hükmünün geçerli olacağı kalp dünyamızı inşa etmekle meşgul olalım.
2. Acizliğimizi ve Allah’a muhtaç oluşumuzu hatırlayalım.
3. İstiğfar ile Allah’tan mağfiret ve bağışlanma dileyelim.
4. Çirkin işlerden uzak durmaya söz verelim.
5. Takva elbisesini tulum gibi giyelim.
6. Kendi günahlarımızı ve kusurlarımızı gözden geçirelim.
7. Farz ibadetlerimizi ihmal etmeyelim.
8. Kur’an tilaveti, ezberi yapalım.
9. İlim hazinemizi genişletelim. Eski ümmetlerin süreçlerini tefekkür edelim.
10. Günlük zikir ve okumalar edinelim.
11. Fatiha, İhlas, Felak, Nâs sûreleri ile ayete’l-kürsî’yi okumadan yatmayalım.
12. İstikrarlı dua düzeni getirelim.
13. Sabırda sebat edelim.
14. Kulaklarımızı ibrete odaklayalım.
15. Gözlerimizi kontrolden çıkarmayalım.
16. İnsanlığın düzelmesi, zulümlerin kalkması, hakların korunması, pis işlerin giderilmesi, dinimizin yayılması için çalışacağımıza sözleşelim.
17. Salih amellerin nasıl artırılacağını düşünelim.
18. Âlimlerimiz ile istişare ederek hareket edelim.
19. Kardeşlerimiz ile muhabbetimizi canlı tutalım.
20. Evlerimizin ve ailenin kıble gücüne yatırım yapalım.

Böylece büyük bir afeti, bireysel çapta afiyete ve nimete dönüştürebiliriz. Günahlarımıza keffaret hale getirebiliriz. Şuurlu bir kulluk gündemine geçebiliriz.

Öte yandan bunu milli mücadele ruhuyla toplumsal bir hamle haline getirebilirsek yaşadığımız topraklarda belki de uzun vadede esecek rahmet rüzgârlarının besmelesini çekebiliriz.

Tüm ibretlik işaretlere rağmen bela günlerinde bile günahların içinde yüzmek, çirkinliklere devam etmek, kötülükleri benimsemek tam bir helak, en büyük felakettir. Asıl virüslüler, insanların gözüne baka baka haramları işleyenlerdir.

Bir hakikat de şudur: Gerçek kulluk şifalı günlerde belli olacaktır.