ARAPÇA'YA DAİR KAVRAMLAR

Dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren öğrenmeye başlar insan. Doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü fark etmeye; dili döndüğünce kendini ifade etmeye başlar. Öğrenir, öğrendikçe yaşar. Yaşadıkça da tecrübesi artar. Ve bir gün en kutlu dilin ilk emriyle karşılaşır. Kur'an-ı Kerim'in ilk buyruğuna itaat etmek adına daha çok araştırır, daha çok anlamaya çalışır. Kur'an-ı Kerim ile meşgul oldukça indirilmiş olduğu dile olan hayranlığı artar. Arapçaya karşı içinde bir kıvılcım parlar. Çünkü insanoğlu öğrenmeye açtır, muhtaçtır. Asıl mesele doğru bilgiye ulaşmaktır; Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerifler doğrultusunda yol almaktır.

Dinimiz İslam, her yönüyle seçilmiştir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber seçilmiştir. İndirilmiş olan kitabımız Kur'an-ı Kerim ile seçilmiştir. Kitabımızın dili olan Arapça ile seçilmiştir. Peki, bizler bu seçilmişliğin ne kadar farkındayız ve bunu ne kadar idrak edebiliyoruz? Arapçayı dünya üzerinde varlığını devam ettiren dillerden herhangi bir dil olarak mı görüyoruz yoksa Kur'an-ı Kerim'in ve hadis-i şeriflerin dili, Rabbimizin seçtiği en mukaddes dil olarak mı görüyoruz? Bakış açımız Arapça ile bağımızın kuvvetlenmesinde ya da zayıflamasında en etkili unsur şüphesiz. Kur’anımızın dili ile bağımıza etki eden bir diğer önemli unsur ise Arapçayı tanımak, ona dair bir bilgi birikimine sahip olmaktır. İşte bu yüzden Arapçaya dair temel kültür bilgisi oluşturacak kavramları sizler için derledik.

FUSHA: Temeli Kur'an-ı Kerim'e dayanan fasih Arapça demektir. Cahiliye döneminden başlayarak günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Kurallarına bağlı olduğu için bu zamana kadar bozulmadan kendini korumuştur. Hutbe ve vaazlarda kullanıldığı gibi resmi yazılarda da kullanılır.

AMMİCE: Her Arap ülkesinde farklılık gösteren sokak diline verilen addır. O kadar ki uzak ülkelerde yaşayan iki Arap karşılaştığında birbirlerini anlayamama gibi bir durumla karşılaşırlar. Sadece konuşma dilinde kullanılır.  Yazılmaz herhangi bir resmiliği yoktur.

                Arapçayı fasih şekilde öğrenmek için senelerini veren bir kimse Arap ülkelerinden birine gittiğinde derdini anlatmakta sıkıntı yaşayabilir Arapçanın ülkeden ülkeye değişmesinin en büyük sebebi farklı kültürlerin sömürgesi altında girmiş olmalarıdır. Bundan dolayı insanlar yavaş yavaş Kur'an-ı Kerim'in dilinden uzaklaşmaya başlamışlardır. Ancak Rabbimizin vaadi haktır. Ne olursa olsun kitabımız Kur'an-ı Kerim son güne kadar varlığını sürdürecektir.

MODERN ARAPÇA: Medyadan haberdar olabilmek, dergi, radyo veya televizyonda ortak bir dil kullanabilmek adına oluşturulmuştur. Resmi yazışmalarda da kullanılır. Böylece farklı bölgelerde yaşayan insanlar bile olsalar herkesin resmiyette kullandığı dil haline gelmiştir.

       KLASİK ARAPÇA: Gramer Arapçasına verilen addır. Belli bir sıra ve metoda göre öğretilir. Bu sıra şu şekilde özetlenebilir;

  1. SARF: Kelime kurallarını ve fiil çekimlerini inceleyen bilim dalıdır. İstenilen anlamı vermek için bir kelimenin aldığı şekillerle ilgilenir. Arapçayı kelime yapısında çıkabilecek hatalara karşı korur. Bu ilmi öğretmek için bazı kitaplar okutulur;
  • Emsile: Fiil ve isimlerin çekimlerinin örneklerle açıklanmasına yarayan küçük bir kitaptır. Arapça gramerini oluşturan 24 sigayı temsil eder.
  • Bina: Kelime türetmeye yarayan 35 ana kuralı açıklamaktadır.
  • Maksut: Arapça fiil çekim kurallarını anlatmaktadır.
  1. NAHİV: Arapça dil yapısını inceler. Cümle yapısı ve kuruluşu ile ilgilenir. Bu alanda özellikle avamil ve izhar kitapları okutulur. Kelime sonlarındaki değişim olarak bildiğimiz irab ile ilgilenir. Böylece ayeti kerime veya hadis-i şeriflede oluşabilecek yanlış anlaşılmayı engeller.

Sarf kelime bilgisi, nahiv ise cümle bilgisidir. Bu ikisi ayrılmaz bir bütündür. Arapçayı öğrenmek isteyen kimse ikisini de öğrenmek durumundadır. Onları birbirinden ayıramaz.

  1. BELAGÂT: Düzgün ve yerinde konuşma sanatını inceler. Sözün fasih olması ile beraber yerinde yeterince ve zamanında ifade edilmesidir. Kur'an-ı Kerim'deki ifade şeklinin mucizeliğini ortaya çıkarır. Zorlama olmadan ve yorum yapılmasına ihtiyaç duyulmadan anlaşılacak şekilde duruma göre konuşmaktır. Bu şekilde konuşan kimseye düzgün söz söyleyen anlamında 'beliğ' adı verilir.

Arapça öyle geniş bir dildir ki öğrenmeye çalışan insan içine girdikçe kendisini daha derinlerde bulur. Bir kere öğrenmeye başladığında lezzeti onu içine çeker. Rabbimizin baştan sona mucize olarak gönderdiği Kur'an-ı Kerim'in mahiyetin anlamaya hayatımıza geçirmeye yardımcı olur. Burada kısaca ele almaya çalıştığımız kavramlar takdir edersiniz ki derin bir ilmin yanında küçük bir nokta olarak kalır.

Arapçayı öğrenmek farzı kifayedir. Ancak bazı durumlarda farzı ayn olur. Şöyle ki; bulunduğu beldede Arapça bilen kimse yoksa öğrenmenin farzı kifaye olduğu bu ilim farzı ayn durumuna yükselir.  Arapçayı sevmek ise Rabbimizin sevdiği ve elçi olarak gönderdiği Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin kullandığı dili sevmektir. Rabbimizden Arapçaya karşı sevgimizin ve iştiyakımızın artmasını, anlayışımızı kolaylaştırılmasını niyaz ederiz.

Bu yazıda TDV İslam ansiklopedisi ve fasiharapça.com internet sitesinden yararlanılarak yazılmıştır.

0 Yorum

Bu içerik ile ilişkili bir yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yap