İstişare Kuralları
Allah, kulunu hata yapmaya elverişli bir şekilde yaratmıştır. Yaşadığı müddet içerisinde insan yaptığı yanlışları en aza indirmek için gayret eder. Bunun için kendine çözümler bulmaya çalışır. Yapacağı bir iş hakkında başka insanlara danışması, sorular sorması, görüşlerini alması, fikirlerini beyan etmelerini istemesi yanılma payını en aza düşürecek yardımcı noktalardır. Çünkü hiçbir mahlûk tek başına sürdürülebilir bir eylem içinde değildir. İnsan da bu acizliğinden dolayı başkalarıyla fikir alışverişi yapmaya, düşüncelerini sormaya, onlara danışmaya, görüş almaya ihtiyaç duyar.
İstişare etmek, daha doğru hareket edebilmek için bilgisi sınırlı olan bir insan olarak daha bilgili olanların bildiklerinden ve tecrübe edindiklerinden istifade etmektir.
Kur’an-ı Kerim’de ve Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin Sünneti’nde istişareye verilen öneme baktığımızda İslam’ın her çağa hitap ettiğini görüyoruz. İstişarede bulunmak ne sadece bizim dönemimize ne de sadece Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin dönemine aittir. Bizim O’nun Sünneti’nden öğrendiğimiz ve hayatımıza geçirmek için gayret ettiğimiz bir prensiptir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisi ile istişare edilmesi gerektiğinde buna izin verdiği gibi aynı zamanda da kendisi de ashaptan kimselerle istişarelerde bulunmuştur. Efendimiz, istişare edilecek mesele kimi veya kimleri ilgilendiriyorsa erkek-kadın, genç-yaşlı ayrımı yapmadan onların fikirlerine başvurmuştur.
Peki, bizim istişare ederken dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir?
- Öncelikli olarak istişare yaparken namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi bir ibadet yaptığımızı unutmadan hareket etmeliyiz. Biz aciziz. İnsan olarak muhteşem bir kimliğe sahip olsak da bizden daha çok bildiğini düşündüğümüz bir insanın bizi yönlendirmesine ihtiyaç duyarız. Bu da acizliğimizden kaynaklanır. Bunun böyle olduğunu ve olması gerektiğini de Kur’an’daki ayetlerden[1] ve Efendimiz’in hadis-i şeriflerinden[2] görebiliyoruz.
Namaz kılarken, oruç tutarken nasıl bir ciddiyetle ve ihlâsla sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyorsak bir başka Müslüman’la istişare ederken de aynı niyet, ihlâs ve samimiyete sahip olmalıyız.
- İstişare etmek kişinin başkalarının düşüncelerini alması demektir, başkasından emir alması demek değildir. Helal olan bir mevzu oldukça yapılan istişareye uymak veya uymamak istişare eden kişiye kalmıştır. Ancak istişare eden kişi de katî bir şekilde fikrinin değişmeyeceği mevzularda konuşarak, soru sorarak, danışarak karşıdaki kişinin zamanından çalmamalıdır.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin de ayet-i kerimede[3] istişare ettiği kimselerin fikirlerine ister uygun ister aykırı düşsün kendi düşüncesinde ağırlık kazanan görüş doğrultusunda davranması istenmektedir.
- Mü’min olan herkes, Ümmet’in başına gelen durumları veya şahsî meselelerini çözmeye teşebbüs edeceği zaman ilim ve irfan sahibi kişilerle istişare ederek onların fikirlerinden faydalanmalıdır. İlim ehli olanların yani âlimlerin ayet-i kerime ile bizlere Şura ehlinden[4] oldukları bildiriliyor.
- İstişaresi yapılacak mevzuda bilgi, tecrübe ve ihtisas sahibi olan güvenilir[5] insanları öncelikli tutmak, dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Din, ibadet, maneviyatla alakalı bir mevzuda ilk sorulacak kişi âlim olduğu gibi ekonomik bir konuyu da ekonomistle siyasi bir konuyu hukukçuyla velhasıl her konuyu o konunun uzmanı ile istişare etmek gerekir. Nitekim Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de kendi döneminde işin uzmanlarıyla istişare etmiştir.[6]
- İstişare etmek birbirimizin fikir eksikliğini tamamlamaya yardımcı olmak; anlayamadığını, göremediğini göstermek içindir. İnsanın bilmediğini öğrenmesi veya bildiğini geliştirmesi, doğrulaması için istişare yapması mümkündür. Ancak hiçbir fikrimizin olmadığı konularda istişare etmek için konuşmaya çalışmak veya bizimle konuşulmasına ses çıkarmamak kul hakkıdır. Hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir mevzuda ne kendimiz konuşuruz ne de bizimle konuşulmasına izin veririz. Daha çok bildiğini düşündüğümüz bir uzmana yönlendiririz.
- İstişareyi doğal bir zeminde hayatın içine yayarak, içinden çıkamadığımız durumlarda refleksimiz hâline getirerek yapabilmek; Ebu Hureyre’nin Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem için “O’ndan daha çok, adamları ile istişare eden bir kimse görmedim.”[7] deyişindeki sebebi, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bu denli istişare etmeye niçin önem verdiğini anlamamıza, idrak etmemize yardımcı olacaktır.
Günümüzde insan ilişkileri çok daha karmaşık bir duruma geldiği için istişareye daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeple Müslümanların muvaffak olması için şahsi, ilmî, ticari vb. diğer alanlarda istişare etme prensibini her daim canlı tutabilmemiz gerekir. Unutmayalım ki biz, birbirimizin tamamlayıcı parçaları gibiyiz.
0 Yorum