NE GÜZEL (U)YANDIN!

Sıcacık yorganın içindesin biliyorum, o kadar tatlı ki uykun elinde olsa bütün kış uyuyacaksın. Oysa kuşlar, dağlar, karıncalar ve daha nice yaratılmışlar Rabbini zikretmek için uykusunda bile birbirleriyle yarışıyor. Yaratılmışların en güzeli ise uykusunda yarın giyeceği elbisenin kararını verememe telaşında. Peki, sadece bunlar mı olacak telaşımız? O yorganı üzerinden atmak için mücadele etmek varken neden nefsinin esiri olmakta ısrarcısın? Uyan önce Rabbini hatırla! Gecenin bir vaktinde herkes uyurken senin uyanmanın kıymetini bilen Rabbini hatırla. Bembeyaz yağan bir kar tanesi gibi tertemiz olmak istemez misin?

‘Allah!’ deyince çarpan kalbini vuslata erdirmek istemez misin? İstersin, istersin. O zaman sana bir gün daha bahşeden Rabbine şükret. Seccadeni al. Biliyorum kalkacaksın. Boş ver dünya onların, ahiret senin olsun. Sonsuz cennet bahçelerini, Kevser Havuzu’nda sana su veren Peygamberini, Rabbinin cemalini görmeye nail olacağın günleri hayal et. Hayallerini dualarında Rabbinle de paylaş…

Uyandın mı? İşte ilk adımı attın. Bugünkü amel defterin açıldı. Kıymetini bil her dakikanın. Dikkat et günahlarına. Sevapların dolsun, taşsın amel defterinin her satırına. Arş’a doğru yapılan bir yolculuk bil bunu. O Arş ki Musablar, Ömerler, Fatımalar onun için can verdiler ama asla ölmediler. Binlerce yıl öteden uzanıp hâlâ bizlere can veriyorlar. Sen de can vermelisin Ümmet-i Muhammed’e. 

Ellerin, bakışın, gözlerin namaza kavuşmanın arzusunu yaşamış. Alnın Allah’ın huzurunda bulunmanın utangaçlığını yaşıyor. Ne güzelsin ne özelsin. Tam masanın üzerinde seni bekleyen bir Kur’an-ı Kerim duruyor. Senin ellerinle buluşmanın özlemini duyuyor. Sen alıyorsun Kur’an’ı, göz kapakların uykunun biraz etkisinde. Esir düşme ona. ‘Oku ve Yüksel!’ Oku ki şefaat bulasın. Oku ki cennette onunla yükselebilesin. Ellerin yavaş yavaş açıyor sayfaları. “Bu dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Doğrusu ahiret hayatı ise işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi.” diye devam eden ayet önüne çıkıyor. Rastgele olmadığını, Allah’ın izni olmadan bir yaprak bile düşmeyeceğini biliyorsun, düşünüyorsun ayet üzerine. Hayatına, amellerine üzülüyorsun. Ama unutmuyorsun Rabbinin ne kadar affedici olduğunu.

Artık tamamen uyanıyorsun, göz kapakların sonsuz bir yolculuğa açılıyor. Hayatın bir gün sona ereceğini, ellerinden kayıp gideceğini, çok sahiplenmeden yaşaman gerektiğini öğreniyorsun; af diliyorsun Rabbin’den. Arş’ı titretiyorsun gözyaşlarınla. Uyku sana bir uyanış oluyor. Gaflet uykusunda olmadığın için Rabbin’e teşekkür ediyorsun. Sen gerçekten uyandın. Aferin sana!

Uyku artık senin için bir cihat oluyor, ibadet oluyor. Melekler ne diyor acaba senin için ben de merak ettim. Uykun artık sana hükmetmiyor, sen ona hükmediyorsun. Erken uyumanın yollarını arıyorsun, erken kalkmanın bereketini istiyorsun. Devam et çok güzel ilerliyorsun. İstediğin nefsini zorlasa da başarıyorsun. Çünkü senin yanında Rabbin var. Sen değişim istiyorsun. Rabbin’e giden yolu hedefliyorsun. O da sana bütün yolları açıyor. Ara ara kalktığın geceler süreklileşmeye başlıyor, yabancısı olmuyorsun gecelerin. Geceler seni gölgenden tanır oluyor. Gündüzler seni konuşuyor. Ah ne güzel oldun sen!

Eskiden bir mumdun, neye yandığını bilmeden eriyordun. Şimdi ise etrafını aydınlatmak için var olduğunu biliyorsun.

Bir insanın hayatına dokunmak ümidiyle. Selametle. 

 

0 Yorum

Bu içerik ile ilişkili bir yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yap