Rahman'ın Online Kulları
Rabbimiz, birçok ayette bizleri imtihan edeceğini söyler. Bu nedenledir ki hayatımızdaki her şey bizim imtihanımızdır. Bize dokunan herhangi bir hayır, elde ettiğimiz her türlü nimet, imtihanımızın olumlu sonucu yani ödül değildir. Aynı şekilde bize isabet eden bir musibet de imtihanımızın olumsuz sonucu yani azap değildir. Olumlu ve olumsuz her türlü durum bizim için bir imtihan aracıdır. Nitekim Allah, "Sizi birbirinizin imtihan aracı kıldık. Bakalım sabredecek misiniz?" diyerek bu hakikati bize hatırlatır.
Zaman geçtikçe nimetlerin şekli, cinsi değişse de temelde hepsi imtihan aracıdır. Zamanla beraber değişen bu nimetlerin en yaygın olanı, 7'den 70'e kadar herkesi kapsayan ‘sosyal medyadır’ denilebilir. Bugün ya elini ya kolunu ya da bacağını sosyal medyanın ağlarından birine kaptırmayan yoktur.
Faydalı olduğu kadar zararlı da olan sosyal medyanın öldürücü ağlarından bir ağa takılmamak için ya da takılmışsak kurtulmak için bu nimeti “Rahman'ın Has Kulları” sıfatıyla kullanmalıyız. Budur bizim bakış açımız, hayata, hayat kitabımız Kuran'ın açtığı ufukla bakarız. Kur’an ineli 14 asır geçse de onu alır taptaze olarak hayata uygularız. Çünkü Kuran ruhtur ve kıyamete kadar da dipdiri kalacaktır.
Rabbimiz, Furkan Suresi'nde ‘Rahman'ın Has Kulları’nın birtakım özelliklerini sayar. Biz de onlardan olmak için önümüze konulan bu kriterleri sosyal medya sitelerinde dolaşırken kuşanmalıyız. Müminiz biz, sanal ile gerçeği ayırmayız. Her yerde mümin kimliğimizle varız.
Rahman'ın has kulları o kimselerdir ki:
“Yeryüzünde vakar ile yürürler. Cahiller kendilerine laf attıklarında ‘selam’ der, geçerler.”
Yani sosyal medya sitelerinde yazdıkları her satır, attıkları her yorum etrafa vakar kokusu yayar. Profil resimlerini karakterlerinin temsilcisi sayar ve ona göre seçerler. Gezdikleri her sayfa, beğendikleri her gönderi ağırbaşlılıklarının bir alameti olur. Sahada da vakur sanalda da vakurdurlar. Kendi şahıslarına ya da sevdiklerine karşı yapılan hakaretlere, kötü yorumlara cevap vermekle vakit harcamazlar. Bunu uzaya atılan ok gibi görürler.
“Onlar Rabb’lerine secde ve kıyam ederek sabahlarlar.”
Yani gece yarılarına kadar sosyal medyanın çıkmaz karanlık sokaklarında dolaşmazlar. Allah’ın geceyi dinlenme için yarattığını bilirler ve fıtrata göre hareket ederler.
“Derler ki: Rabbimiz, bizi cehennem azabından uzak tut çünkü onun azabı bitip tükenme bilmez. O cehennem ne kötü bir yerleşme ve kalma yeridir!”
Sosyal medyada yapacakları en küçük işin bile amel defterlerine yazılacağını ve ondan hesaba çekileceklerini bilirler. Online işlenen her haramın azaba sebep olacağı gerçeğini asla unutmazlar. İnternette de harama düşmemek için her türlü gayreti gösterirler ve onun fitnesinden Allah’a sığınırlar.
“Onlar harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında mâkul bir dengeye göre olur.”
İnfaktan sadece maddi olanı anlamazlar. İnternette, sosyal medya mecralarında geçirdikleri her dakika da bir infaktır, vermektir. Bu vermek Allah için olduğu oranda sevap elde edilir. İnternetten Allah için bir şeyler öğrenip yaşadıktan sonra başkalarına aktarmak meleklerin amel defterine yazacağı mübarek bir iştir. Fakat buradaki ölçü israftan uzak durmak olmalıdır. On dakika sürecek bir iş için oturup kırk dakika sonra kalkılıyorsa ameller niyetleri tasdik etmiyor demektir. Bu, Kâbe'ye niyet edip ihram giyerek Tokyo uçağına binmeye benzer. Ameller, sonuçlarına göre değerlendirilir. Onların boşa sarf edecekleri vakitleri yoktur.
“Onlar, Allah’ın yanında başka ilah edinip ona yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymaz; zina etmezler. Bunları yapan günaha girer
Yani onlar, itikatlarına zarar getirecek imani meseleleri bloglarda tartışma konusu etmezler. Allah'a ait olan bir alanın aidiyetini sosyal medyada da tatbik ederler. Başkasının şerefiyle ilgili bir gönderiyi komik diye fav'a atmazlar. Bütün müslümanları kardeşleri görürler. Bu nedenle onların izzetlerine yapılan hakaretlere aletolmazlar. Kardeşinin namusuna atılan her çamuru onu haksızca öldürmek gibi görürler. O yüzden imha edici değil ihya edicidirler.
Zina etmezler. Yani gözleri bakılması haram olana bakmaz. Elleri haram yazmaz. Klavyelerinde harama yazacak tuş yoktur. Parmakları girilmesi haram siteleri 'click'lemez. Kulaklıkları kötü, İslam edebine aykırı sesleri, sözleri, müzikleri dinlemez.
Kullandıkları bilgisayarın, telefonun, tabletin...ahirette onların lehine veya aleyhine şahitlik edeceğini bilirler. Arama motorlarının “geçmiş” sekmesinden silecekleri bir şeyleri yoktur. Gizli sekme açacakları işler onların aklının ucundan bile geçmez. Nafile ibadetler dışında gizli diye bir kavram yoktur hayatlarında. Onlar İslami kurallarla çevrimiçidirler. Allah'ı ve Rasûlü'nün çizdiği sınırdan çıktıkları anda bilgisayarları uyku moduna girer. Bilgisayarları dahi farklıdır onların.
"Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır."
Edirne’den basılan bir tuşun kinetik enerjisi anında Şırnak’ta potansiyel enerjiye dönüştüğü bir dünyadayız. Etkinin büyüklüğü sorumluluğun büyüklüğüyle doğru orantılıdır. O yüzden sanal alemde yapılan her hatalı iş, işlenen her haram kıyamette tıklanma sayısı çokluğunca azap olarak karşımıza çıkacak diye görürler.
"Ancak tövbe edip iman eden ve salih amel işleyenler başka. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
Her ne olursa olsun Rahman'ın Has Kulları günahın turşusunu kurmazlar. Kazara yaptıkları online hataların dahi tevbesini yaparlar. Zararın neresinden dönersek kârdır diye bakarlar. İnternette, sosyal medyada yaptıkları hataların, işledikleri günahların tevbesi, onlardan geriye kalan her şeyi silmekle olur. Bu, gönderi ise onu silerler, beğeni ise ondan vazgeçerler, yalansa onu tashih ederler. Harddisklerinde günah dosyası yoktur. Bu yüzden her şeyi kalıcı olarak silerler. Her şeyleriyle dönerler. Sonra da yaptıkları hatalar için tevbe ve istiğfar ederler.
"Onlar yalan yere şehadet etmezler; faydasız bir şeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler."
Aslı olmayan haberleri-bilgileri, isimleri gibi doğru bellemedikçe paylaşmazlar.
Vakitlerinin kıymetinin bilincindedirler. Bu yüzden sayfanın sağında solunda çıkan alakasız reklamlara, tanıtımlara, önerilere düşmezler. Bunu şeytanın ve yandaşlarının ağı bilirler. Bir konu araştıracaklarsa ilginç başlıklarla dikkat çeken diğer şeye geçmezler. Bir video izleyeceklerse, bu kâfi gelecekse önerilen kartları okumazlar bile. Sanalda da sahada da aynı zaman dilimini kullandıklarının farkındadırlar. Online ya da offline hiçbir şekilde vakitten israf etmezler.
İşte, “Rahman’ın Kulları” onlardır. Hayat tamamıyla, online-offline, sanal-gerçek, çevrimiçi-çevrimdışı, onlar için mü’min kimliklerinin pratiğinin görüleceği alanlardır. Bu kimlikleri mobilverilerini açtıklarında erimez. Çünkü onlar Rahman’ın Has Kulları’dır.
0 Yorum