Yolcuya Notlar
İman edenlerin en büyük arzusu Allah Teâlâ’nın gösterdiği yolda ilerlemektir. Her gün onlarca defa zikrettikleri sözleri budur: ‘Bizi cennet istikametindeki yola ilet.’ Fatihaların adedince bu dua tekrarlanmaktadır. Aslında bunu söyleten, neyi istememiz gerektiğini öğreten Rabbimizdir.
Gayemiz, Allah’ın belirlediği yolun yolcusu olmaktır. Yolculuk kararı verildikten sonraki iş o yola girmektir. Sonra o yolda olmak ve akabinde son nefesimize kadar o istikamette sabit kalmaktır.
Yol bellidir
Yolumuz, Allah ve Resulü ne derse tereddütsüz, itirazsız, mazeretsiz, komplekssiz ve tam bir teslimiyetle onu tatbik etmektir. Kul olmak bunu gerektirir. Yol da zaten kulluktur. Bunun ötesi Allah’ın dilemesi ile gerçekleşecektir. Kulluk ne fetih yapmak ne de seçim kazanmaktır. Ancak Allah’ın ve Peygamberinin emrine tabi olmak ve Allah’ın önümüze çıkaracağı sonuçlara razı olmaktır.
Dönüş Yok!
Yola çıkma hedefi olan her insanın ölene kadar vazgeçemeyeceği bir sürece girdiğini bilmesi gerekir. Alternatifi olmayan bir cennet, aksi taktirde azapla karşı karşıya kalma tehdidi olan bir cehennem riski akıldan hiç çıkarılmamalıdır. Bu sebeple yola çıktıktan sonraki asıl mücadele, orijinal istirahat merkezi olan ‘Kevser’ havuzuna varıncaya dek yürekle ve organlarla hidayet otobanından çıkmamaktır. Sabit bir sistem üzerinden cennete kadar yol almaktır. İman emanetini zayi etmeden Rabbimizin huzuruna getirmektir. Göklerin, yerlerin ve dağların taşımaya cesaret edemediği din sorumluluğunu sırtlanıp yere düşürmeden Allah’a götürmektir.
Sloganlar Vebal Olabilir!
Aslında imanı ilan ettikten sonraki tek işimiz o imanı korumaktır. Yolda kalabilmek, mümin kalabilmektir. Ayakların sabit olması imanın pratikte yerini bulmasıdır. Kulluğumuzu muhafaza edebilmek, kesinlikle kulluk kararı vermekten daha zordur. Sözün tek başına değeri büyük olabilir. Sloganlar hayat olmadığı sürece vebaldir. “Hiçbir ilah yoktur, sadece Allah vardır” cümlesi cennet ve cehennem arasındaki fark kadar azametlidir. Uygulanması yoksa alay olarak kaydedilmiş olabilir. Kalbin içinde lezzet konusu olan Allah’tan başka ne varsa o muhteşem sözü iptal edebilir.
Yolun Barikatları
Allah’ın ve Peygamberinin emir ve yasaklarının önünde engel olarak duran şehvetler kalpten atılmadan yolda kalabilmek çok güç hale gelir. İç dünyamızı kavuran, çıldırtıcı istekleri ile yolun dışındaki bir alana doğru kaydırmak isteyen nefsin en büyük kozu tükenmez heveslerimiz, şehvetlerimizdir. Yer yer bağımlılık düzeyine taşınan inanılmaz cazip düşünceler yolda olanların dikenli barikatlarıdır. Beynin neredeyse her an hatırlattığı zevkli sahneler, paralı hayaller, keyifli dakikalar, kışkırtıcı görüntüler, cennet yolunun yolcusu için bir balyozun o beyne inmesi kadar ağırdır.
Yol Ayrımı
Yolda kalma mücadelesi ile yanıp tutuşan mübarek bir genç için dayanılması kolay olmayan şehvetlerin başında diğer cinsi ile yazışma, konuşma, buluşma beklentileri gelmektedir. Kalbin içine bir kere girdikten sonra sökülüp atılması büyük bir özveri gerektiren çok tatlı bir arzudur bu. Gelen tekliflere karşıki duruşu ise daha çetindir. Nefsin en büyük tahriki ile karşı karşıya kalan yolcu belki de bir yol ayrımına gelmiştir. İşte bu anda nefis ona yeni bir plan yaptırır ve o yolda beraberce koşturabileceklerini telkin eder. Ancak, güya, Allah’ın rızasının devreye girdiği şimdiki noktadan önce Allah’ın devre dışı olduğunu hatırlatmaz. Allah’ın kural dışı tutulduğu bir saniyenin bile hayatın sonu olma riski taşıdığını unutturmuştur artık.
Bu mu Hayat?
Hidayet üzere yolda kalmak isteyen her genç nefsin bu sıkıştırmaları karşısında sarsıntı geçirir. Küçük bir deprem etkisi ile duygu karmaşası içinde bulur kendini. Acabalar, kalp çarpıntıları, düşünce dünyasının allak bullak olması, uyku düzensizliği hatta yeme içmeden kesilme, iştahsızlık belirtileri ortaya çıkabilir. Esasında mahşer korkusu ile tezahür etmesi gereken bu hal, kendisi gibi etten ve kemikten yaratılmış, her an hastalanıp biyolojik fonksiyonlarını kaybedebilmesi muhtemel, dahası ölüme karşı bir garantisi olmayan bir insan sebebiyle oluşmuştur. Netice itibariyle hoşlanacağını zannettiği bir durumdan tasalı bir dünya hayatına geçiş yapmıştır yolcu.
Dört Adım
Rabbimizin bizi yaratırken bünyemize kodladığı bu şehvetleri kontrol altında tutarak ve tam zamanlı disiplinle yol alarak yine ancak O’nun rahmeti/yardımıyla yolda kalmaya muvaffak olabiliriz. Bunun için atacağımız ilk adım, Salihlerden oluşan bir arkadaş topluluğu ile bir arada bulunmaktır. İkinci olarak nefsin dizginlenmesini sağlama yönünde irade eğitimini temel alan, internetin çekmediği, telefonların olmadığı, hayat şartlarının şehre göre zorlu olduğu ortamlarda bir süreliğine kamp iklimine girmektir. Üçüncü başlık ise haftada birden az olmamak kaydıyla bir sohbete/derse katılmaktır. Tabi ki çitlere takılmadan doğru/caiz metotları takip ederek dünyadaki en değerli yol arkadaşını, salih/saliha eşi, Allah’tan istemek de şarttır.
Serdar Ünal
Mükemmel bir liste olmuş, her bir fotoğrafı çıktı alıp ayrı ayrı duvarlarıma yapıştırmak istiyorum.
Cevapla