Kur’an’ımıza göre ana konu her zaman tevhittir yani tek ilah olan Allah’a imanımızın sağlam olmasıdır. Diğer ana konular ise peygambere itaat, ahiret, dünyaya tapınmamak gibi konulardır.
İlim
Rabbimiz, orucu önceki ümmetlere farz kıldığı gibi bizim ümmetimize de farz kılmıştır . Bunun yanında Ramazan, Ashâb-ı Kirâm için “Kur’an ve Oruç Ayı” olduğu kadar “Cihad Ayı” idi.
Abdestini alıp camiye giden, namaz kılan bir Müslüman nasıl Allah'ın emrine uyduğu için kulluk yapıyor, sevap kazanıyorsa aynı şekilde rızkını helal kazanmak için uğraşan Müslüman da bir çeşit ibadet yapmaktadır.
Getirisi büyük şeyleri elde etmek güçtür. Bu zorluğu görüp arkasındaki getiriyi göremeyen gençler, ilimden kaçıyor; yola çıkmış olan gençler ise genellikle yolda kalıyorlar.
Önümüze aldığımız, kendimize rehber edindiğimiz, sıkıştıkça başvurduğumuz şey her ne ise biz de oyuz demektir. Çünkü o, bizim esasımızı oluşturur ve biz, esasımızdan başka bir şey değiliz.
Rabbimizin anlattığı her şey akidemiz; akidemiz ise yaşamımızı şekillendirir. İşte imanımız! Eğer bu şekilde iman etmezsek, o halde okuduğumuz hiçbir ayetten bir faydayı elde edemeyiz.
Çünkü takva ilmin anahtarıdır. Eğer anahtarı elde edemezsen kapıyı açamazsın. Kapıyı açamadığın için de ilmi meseleleri çözmekte sorun yaşarsın ve bu sorunu da zihin dağınıklığı sanırsın.