Özellikle gençler ilgi ve muhabbet ister. İslam’dan önce insanlık diyebileceğimiz bir strateji, gayeye daha hızlı ulaştırır.
Yazar: Salih Eğridere
Bir gün Kudüs fethedilse, uyduruk Yahudiler denize dökülse bile, şeytan ve adamları Kudüs’e hâkim olma arzusundan vazgeçmeyeceklerdir. Bu savaş son insana kadar sürecektir.
Yüzde yüz bir gerçek var ki o da Allah’ın bâkî olmasıdır. Allah’ın sonu yoktur ve onun yarattıklarına mağlubiyeti yoktur; yani İslam dünyadan silinemeyecektir.
Bu öğütler, Allah’ın verdiği hikmetten dolayı yerli yerinde ve “Gençlere hangi öğütleri verelim?” sorusunun cevabını tam olarak karşılayacak öğütler veren Lokman aleyhisselamın öğütleridir.
Müslümanları zayıflatan parazit olmayacağız. Zira Ashâb-ı Kehf, -imanlarını korumak bir problem olduğu halde önemsiz mevzular yüzünden ihtilafa düşselerdi bugün Ashab-ı Kehf olmazlardı!
Hepimiz bir testin, bir sınavın içindeyiz. Allah Teala bizi sınıyor, izliyor ve ona göre cennet ve cehennemi bize layık görecek.
Rabbimizin anlattığı her şey akidemiz; akidemiz ise yaşamımızı şekillendirir. İşte imanımız! Eğer bu şekilde iman etmezsek, o halde okuduğumuz hiçbir ayetten bir faydayı elde edemeyiz.
O hâlde fıkıh hayattır. İnsan, fıkıh ve hayat arasında harika bir döngü vardır. İnsana düşen görev, fıkhı öğrenmek ya da fıkıh bilen âlimlerin izini sürmektir.
Kur’an’ımız, Allah’ın kelamıdır. Vahiydir. Ağırdır. Sıradan bir kitap gibi okunamaz. Kültür edinmek için tekrarlanamaz. Ölülere gönderilsin diye değildir. Yaşayanları ikaz etmek içindir.
Düşsek de kalkmayı bilen, dursak da kaldığımız yerden devam etme çabasında olan bir prensiple bu hayatı mü’mince sürdürmek mümkündür.