Musa aleyhisselamın, İsa aleyhisselamın ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin dinlerinin aynı olduğu ve hepsinin tevhid ehli olduğu anlatılır.
Rabbimiz, orucu önceki ümmetlere farz kıldığı gibi bizim ümmetimize de farz kılmıştır . Bunun yanında Ramazan, Ashâb-ı Kirâm için “Kur’an ve Oruç Ayı” olduğu kadar “Cihad Ayı” idi.
Dünyada sadece iyiler ya da sadece kötüler veya sadece Mü’minler ya da kafirler olmayacağı haber verilir. İyi-kötü yahut Mü’min-kafir şeklinde karma bir hayat var olacaktır.
Kur’an, uygulamada insan kitabıdır. Yüreği olan herkes yüreğini Allah’a açarsa Arapça bilmese bile Kur’an’dan çok şey alır.
Bir gün Kudüs fethedilse, uyduruk Yahudiler denize dökülse bile, şeytan ve adamları Kudüs’e hâkim olma arzusundan vazgeçmeyeceklerdir. Bu savaş son insana kadar sürecektir.
Muazzam bir kaçış. İnsanlardan, şehrin keşmekeşinden, zihnimdeki karmaşadan... Dingin, sessiz ve huzur dolu bir arayış. Bir varış; güneşe, göğe, yeşile, rüzgara, toprağa ve özüme.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemden sahih olarak rivayet edilen bu hadisler, inşaallah Ramazan’ı ihya etmemiz için bizlere kılavuz olacaktır
Bizim üzerimize düşen; Rabbimize ne zaman kavuşacağımızı bilmediğimiz bu dünya hayatını, O’na kulluk ederek ve ondan gelenlere razı olarak yaşamak olacaktır.
Allah bizi mükemmel olalım diye de yaratmadı. Allah’ın rahmeti mükemmellikte yatmıyor; bu mükemmellik uğrunda gösterilen niyet ve çabada yatıyor.
Bir gıda insanın doyma kapasitesinin üstünde, yani hazmetme noktasının üstünde yendiği zaman gıda ne olursa olun, kavun olsun karpuz olsun ne olursa olsun, o gıda yenmesi caiz olmayan bir gıda olur.