Öyleyse daima teyakkuzda olmam gerek. Bu yolu en iyi şekliyle tamamlamam gerekiyorsa eğer her şeye rağmen yürümeye değer ve yolda olmak her haliyle güzel.
Şimdi siyah-beyaz film şeritlerinden akan flu görüntüler gibi çocukluğumuz. Tüm renkleri kaybetmiş, kahramanlarımızı yenilgilerimize kurban vermişiz.
Dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren öğrenmeye başlar insan.
Bundan 1400 yıl önce omuzlarımıza iki emanet bırakıldı. Kıyamete kadar var olacak ve korunacak Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Sünnet-i Seniyyesi asırlarca önümüzü aydınlatan rehberimiz oldu.
Abdestini alıp camiye giden, namaz kılan bir Müslüman nasıl Allah'ın emrine uyduğu için kulluk yapıyor, sevap kazanıyorsa aynı şekilde rızkını helal kazanmak için uğraşan Müslüman da bir çeşit ibadet yapmaktadır.
Ümmet-i Muhammed olarak okuma eylemi, dinimizin ilk günlerinden bugüne kadar ismimiz ile beraber yazılmıştır.
Mukaddes Kitabımızın en büyük mucizelerinden biri, dil üslûbundaki i’cazıdır.
İnsan; başta ailesi olmak üzere akrabaları, mahallesi, camisi, iş ortamı, kendisinden başka birilerinin de bulunduğu her ortam ve mekânda bir iletişim ve etkileşim içerisindedir.
Oryantalizm, 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren çeşitli Doğu kültürlerinin ve geleneklerinin incelenmesinde
Meşhur fıkıh âlimlerinden Kudurî rahmetullahi aleyh, tam adı Ebu’l-Hüseyin Ahmed bin Ebî Bekir Muhammed bin Ahmed el-Kudûrî olup H. 362 (M. 973) yılında Bağdat’ta doğmuştur.